CANDAROĞULLARI BEYLİĞİ MİMARİSİNDE CELÎ YAZI

İnsanı diğer canlılardan ayıran husûsiyetlerden biri olarak yazı, söz gibi, insana özgü bir keyfiyettir. Yerleşik ve medenî hayatın vazgeçilmezleri arasında, yazı ve onunla akrabâ kavramlar baş sıralarda yer alırlar. Müslümanlar inanç sistemlerini ve değerlerini ifade ve tebliğ için çeşitli biçim, şekil ve figürlerden ziyade bilhassa kelime ve harflerin form ve şekillerini kullanmışalardır. Figüratif sanatların İslâm inancına halel getireceği düşüncesi, dînî anlatım için yazı sanatını ön plâna çıkarmıştır. Böylece İslâm Kültür ve Medeniyeti’nde yazı, bir sanat şubesi olarak, son derece saygın bir konuma sahip olmuştur. İslâm’dan önce olduğu gibi, İslâm’dan sonra da Türkler, savaş sanatı kadar, söz ve yazı sanatlarında da büyük varlık göstermişlerdir. Onların Hat Sanatı’nda gösterdikleri varlık, “Kur’ân, …. İstanbul’da yazıldı.” meşhur sözüyle dile getirilmiştir. Hemen her devrinde yepyeni hamlelerle klâsiklerini ortaya koyan Türk-İslâm Kültür ve Medeniyeti’nde, Anadolu Beylikleri’nin mühim bir yeri vardır. Selçuklu ile Osmanlı arasındaki sağlam halkaları teşkil eden bu beyliklerden biri de Candaroğullaarı Beyliği’dir. Bilhassa Kastamonu, Sinop ve yakın çevrelerinde hüküm sürmüş olan

Candaroğulları, mimarîde olduğu gibi yazıda da kendilerini göstermişlerdir. Candaroğulları mimarîsi hakkında çeşitli çalışmalar yapılmışsa da, kitâbelerdea ki yazılar hat estetiği çerçevesinde ayrıntılı şekilde tedkîk ve tahlîl edilmemişti. Rahametli Prof. Dr. Fevzi GÜNÜÇ danışmanlığında 2005 yılında hazırladığımız Candaroağulları Beyliği Mimarisinde Celî Yazı adlı bu çalışma ile konuyu ilk defa ele almıştık.

Bazı ilave ve tashihlerin ardından yapılan bu ilk baskısı ile de çalışmamız kitaba dönüşmüş bulunuyor. İlgililerin dikkatine sunarız.