ÂLİMLER VE ÂMİRLER

"İnsanlardan iki sınıf vardır ki, onlar düzelirse bütün insanlar düzelir; onlar bozulursa bütün insanlar bozulur. Bu iki sınıf, Âlimler ve Âmirlerdir.” Hz. Muhammed (s.a.s.) Âlimler ve âmirler insanlık tarihi boyunca toplumun önderleri ve yönlendiricileri olmuşlardır. Bundan dolayı her türlü konuda en büyük sorumluluk onlara yüklenmiştir. İslâm medeniyetinde ulemâ toplumun eğitim ve irfânından sorumlu tutulurken, ümerâ da toplumun sevk ve idaresinden mesul kılınmıştır. Âlimler nübüvvet mirasının mirasçıları olarak görülmektedirler. Buna karşılık bu mirası sahiplenmek gönüllülük esasına dayalı bir şeref olmaktan öte, dinî ve ahlâkî bir zorunluluk addedilmektedir. Aynı şekilde âmirlik ve idarecilik kibirlenme, haksız kazanç elde etme veya sadece arz-ı endam etme mevkii değil, mesuliyeti ağır ve ifası zor bir emanet ve görev olarak görülmektedir. Bu çalışmada toplumu, maddî ve manevî olarak etkileyen söz konusu iki sınıfın sahip olması gereken nitelikleri, taşımaları gereken sorumlulukları, toplumun onlara karşı görevleri ve bu iki sınıfın birbirleriyle olan veya olması gereken ilişkileri incelenmiştir. Örnek bir takım tarihi olaylar ve şahsiyetlerle anlatılanlar somutlaştırılmaya çalışılmıştır.